Dijital Kamuoyu: Sosyal Medya, Yorum Kültürü ve Medya Üretimine Etkileri
Sosyal Medya: Yorumun Gücü
Günümüzde sosyal medya, yalnızca içeriklerin sessizce tüketildiği bir ekran deneyimi olmanın ötesine geçerek, izleyicilerin, okurların ve dinleyicilerin aktif biçimde buluştuğu bir “dijital kamusal alan” (Habermas, 1991) haline dönüştü. Artık televizyon dizilerinden çevrimiçi platformlarda yayınlanan web dizilerine, haber programlarından belgesellere kadar pek çok içerik türü, sosyal medya üzerinden yapılan yorumlarla yeniden şekilleniyor. Bu etkileşimler, “tweetstorm”lar, YouTube yorumları, Reddit tartışmaları ve Instagram beğenileri aracılığıyla yükselen bir geri bildirim zinciri oluşturuyor. Üstelik bu zincir, yalnızca “gürültü” üretmekle kalmıyor; senaryoların gidişatını, karakterlerin psikolojik derinliğini ve hatta haberlerin sunum biçimini doğrudan etkileyen stratejik bir rehber görevi üstleniyor.

Peki bu dönüşüm gerçekten ne kadar etkili? Rakamlar bu konuda oldukça çarpıcı: Nielsen’in 2022’de ABD’de yaptığı araştırmalara göre, prime-time televizyon izleyicilerinin %35’i izledikleri dizi veya program hakkında gerçek zamanlı olarak sosyal medyada yorum yapıyor. Daha da dikkat çekici olan ise bu etkileşimlerin yaklaşık %20’sinin prodüksiyon ekiplerinin radarına giriyor olması (Nielsen, 2022). Başka bir deyişle, yapımcılar ve senaristler artık izleyiciyle doğrudan bir diyaloğa girmiş durumdalar. YouGov’un küresel medya tüketim raporuna göre de kullanıcıların %40’ı, çevrimiçi tartışmaların etkisiyle izledikleri içeriklere dair bakış açılarını değiştirebiliyor (YouGov, 2020). Bu, dijital yorumların sadece içerik üreticilerine değil, diğer izleyicilere de yol gösterdiğini kanıtlıyor.
Bunun en somut örneklerini popüler dizilerde görüyoruz. Mesela Netflix’in “13 Reasons Why” (Ölmek İçin On Üç Sebep) dizisinin ilk sezonu sonrası sosyal medyada yükselen tepkiler, özellikle intihar sahnesinin tetikleyici özelliği etrafında şekillendi. Dijital kamuoyundan gelen bu güçlü itirazlar, ikinci sezonda daha hassas bir anlatım dili benimsenmesini sağladı (Variety, 2019). Benzer şekilde, HBO’nun “Game of Thrones” final sezonuna yönelik yoğun eleştiriler, popüler kültürün “metin inşası” sürecinde izleyicilerin de en az yazarlar kadar etkili olabileceğini ortaya koydu. Dizi finaline dair hayal kırıklığı, sosyal medyada milyonlarca etkileşime, imza kampanyalarına ve içerik üreticilerine adeta bir ders niteliğinde geri bildirimlere dönüştü (Williams, 2020).

Türkiye’de de benzer bir dinamik söz konusu. Reyting savaşlarının yaşandığı ulusal kanallarda yayınlanan diziler, Twitter’daki yeni adıyla (X), trend etiketler, Instagram’daki yorum patlamaları ve YouTube fragman beğenileri üzerinden dikkatle izleniyor. Bu geri bildirimler, yapımcılar ve senaristler için adeta birer pusula görevi görüyor. Örneğin, şiddet içerikli sahneler yoğun eleştirilere maruz kaldığında sonraki bölümlerde bu sahnelerin azaltıldığına dair vakalar medyada yer alıyor (Milliyet, 2021). Böylelikle dijital kamuoyu, içerik üreticilerini daha etik, daha adaletli ve toplumsal normlara duyarlı bir çizgiye çekmiş oluyor.
Tüm bu dönüşüm, kuramsal olarak Umberto Eco’nun yorum kültürüne dair kavramsallaştırmalarıyla da uyumlu. Eco’ya göre metin, “açık bir yapı”dır ve okurun (bugünün koşullarında izleyicinin) metne kattığı anlam, yazarın niyetlerini aşan bir potansiyele sahiptir (Eco, 1995). Sosyal medya yorumları, işte tam da bu noktada devreye giriyor: İzleyici, pasif bir alıcı olmaktan çıkıp metnin anlam dünyasının eş-yaratıcısı haline geliyor. Böylece, bir dizi sahnesi ya da haber sunumu, yalnızca yaratıcı ekibin iradesiyle değil, dijital kamuoyunun normları, beklentileri ve değerleriyle de şekilleniyor.
Bu olgunun bir diğer boyutu da “dijital demokratikleşme” olarak değerlendirilebilir. Dahlberg (2001) internetin eleştirel kamusal tartışmaları genişletme potansiyelini vurgularken, Jenkins (2006) ise “katılımcı bir medya ekonomisi” modelinin oluştuğundan söz ediyor. Yani artık arada kalın filtreler, tek yönlü iletişim kanalları yok. İzleyici, üreticiyle aynı masada oturuyor ve bu masaya sosyal medya yorumlarıyla katkıda bulunuyor.
Sosyal medya çağında içerik tüketimi, anlam üretimiyle iç içe geçmiş durumda. İstatistikler, izleyicinin gücünü açıkça ortaya koyarken, popüler örnekler de bu gücün yapım süreçlerini nasıl dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor. Umberto Eco’nun yorum kültürüne dair perspektifiyle harmanlanan bu tablo, medya içeriklerinin artık “sabit” değil, kolektif bir etkileşim alanı olduğunu gösteriyor. Sosyal medya, izleyicinin yorumunu metnin ayrılmaz bir parçasına dönüştürerek, günümüzün dijital ekosisteminde yaratıcı süreçleri yeni baştan tanımlıyor.
Kaynak
- Dahlberg, L. (2001). “The Internet and Democratic Discourse: Exploring The Prospects of Online Deliberative Forums Extending The Public Sphere”. Information, Communication & Society, 4(4), 615–633.
- Eco, U. (1995). Yorum ve Aşırı Yorum. (Çev. M. Rifat). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
- Habermas, J. (1991). The Structural Transformation of the Public Sphere: An Inquiry into a Category of Bourgeois Society. MIT Press.
- Jenkins, H. (2006). Convergence Culture: Where Old and New Media Collide. NYU Press.
- Milliyet (2021). “Sosyal Medyanın Diziler Üzerindeki Etkisi.” https://www.milliyet.com.tr
- Nielsen (2022). “State of Media Report.” https://www.nielsen.com
- Variety (2019). “Netflix Edits Controversial ’13 Reasons Why’ Suicide Scene.” https://variety.com
- Williams, K. (2020). “Game of Thrones: The Fan Backlash and the Power of Online Communities.” Journal of Fandom Studies, 8(1), 45–62.
- YouGov (2020). “Global Media Consumption Report.” https://today.yougov.com/
- Habermas, J. (1991). The Structural Transformation of the Public Sphere: An Inquiry into a Category of Bourgeois Society. MIT Press.