Markalar ve Sosyal Sorumluluk İletişimi

Philip Kotler’in “Kurumsal Hayırseverlik (Corporate Social Responsibility)” kitabında ortaya koyduğu gibi, sosyal sorumluluk projeleri, bir markanın sadece ekonomik kazanç sağlamaktan öteye geçerek topluma anlamlı bir katkıda bulunma gücünü ortaya koyar. Kotler, sosyal sorumluluğun bir şirketin değerlerine derinlemesine işlenmesi gerektiğini vurgular. Bu anlayış, 2020–2024 yılları arasında birçok marka tarafından başarılı bir şekilde uygulanmış ve sosyal sorumluluğun modern iş dünyasındaki kritik rolünü bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Görsel: Pinterest

Sosyal Sorumluluk, markalar için stratejik bir ihtiyaçtır.

Philip Kotler’in “Kurumsal Hayırseverlik” kitabında belirttiği gibi, sosyal sorumluluk, bir markanın kimliğiyle bütünleşmesi gereken uzun vadeli bir strateji olarak ele alınmalıdır. Bu yaklaşım, özellikle günümüz tüketicilerinin beklentileriyle doğrudan örtüşmektedir. Özellikle Z kuşağı ve Milenyum kuşağı, markalardan yalnızca kaliteli ürün ve hizmet değil, aynı zamanda çevresel, toplumsal ve politik konularda aktif bir duruş sergilemelerini beklemektedir. Bu beklenti, “kurumsal aktivizm”kavramını iş dünyasında önemli bir trend haline getirmiştir.

Kurumsal aktivizm, markaların toplumsal ve çevresel meselelerde aktif bir şekilde rol alarak, yalnızca ekonomik kazanç hedeflemeyen, aynı zamanda toplumun refahını artırmayı amaçlayan bir yaklaşımı ifade eder. Bu, genellikle toplumsal cinsiyet eşitliği, çevre koruma, ırkçılık karşıtı duruş veya insan hakları gibi konularda somut adımlar atılmasıyla gerçekleşir.

Kotler’e göre, “iyi niyet göstergesi” olan sosyal sorumluluk projelerinin ötesine geçerek, markaların aktif bir şekilde toplumsal değişimin parçası olması, tüketicilerle daha güçlü bağlar kurmalarını sağlar.

Nike ve Colin Kaepernick Kampanyası,

Nike’ın, ırksal adalet ve eşitlik konularında dikkat çeken “Believe in Something” kampanyası, kurumsal aktivizme dair en güçlü örneklerden biridir. Kampanyanın yüzü olarak seçilen NFL oyuncusu Colin Kaepernick, Amerikan Ulusal Marşı sırasında diz çökerek ırkçılığa ve polis şiddetine karşı protestoda bulunmuştu. Nike, bu kampanyayla cesur bir duruş sergileyerek sadece finansal bir risk almakla kalmadı, aynı zamanda dünya genelinde bir farkındalık yarattı. Bu kampanya, Nike’ın etik değerlerini savunan bir marka olarak algılanmasını sağladı ve markanın Z kuşağı ile daha derin bir bağ kurmasına olanak tanıdı.

Dondurma markası Ben & Jerry’s, çevresel sürdürülebilirlik ve sosyal adalet konularında uzun süredir lider bir marka olarak öne çıkmaktadır. Şirket, 2020’de George Floyd’un ölümünün ardından açıkça ırksal adalet çağrısında bulunmuş ve Black Lives Matter hareketine destek vermiştir. Aynı zamanda iklim krizine karşı duyarlılığını da artırarak karbon nötr üretim süreçlerini uygulamaya koymuştur.Ben & Jerry’s’in bu duruşu, markanın değerleriyle uyumlu bir strateji oluştururken, tüketicilerinin güvenini artırmıştır.

IKEA, çevresel sürdürülebilirlik projeleriyle öne çıkan bir diğer markadır. “Daha İyi Bir Gezegene Katkı”kampanyasıyla karbon ayak izini azaltmayı ve döngüsel ekonomi yaklaşımını benimsemeyi hedeflemiştir. IKEA’nın bu stratejik yaklaşımı, çevre bilincine sahip Z kuşağı tüketicilerini kazanmasında etkili olmuştur.

Kotler, başarılı sosyal sorumluluk projelerinin üç ana unsuru üzerinde durur: Etkiyi Maksimuma Çıkarmak İçin Stratejik Odaklanma: Sosyal sorumluluk projelerinin marka değerleriyle uyumlu olması ve toplumsal sorunlara çözüm üretmesi gerekir. Paydaş Katılımı: Çalışanlar, müşteriler ve topluluklarla birlikte hareket edilmesi projenin etkisini artırır.

2020–2024 yıllarında sosyal sorumluluk alanında bir çok marka öne çıktı.

IKEA ve Döngüsel Ekonomi Yaklaşımı, IKEA, çevresel sürdürülebilirlik alanında yaptığı yatırımlarla 2020–2024 döneminde büyük ses getirdi. Şirket, 2030 yılına kadar tamamen döngüsel bir ekonomi modeline geçmeyi hedeflediğini duyurdu. Kullanıcıların eski mobilyalarını geri dönüştürmesini teşvik eden “Buy Back” programı, tüketim alışkanlıklarını değiştiren bir sosyal sorumluluk girişimi olarak öne çıktı.

Unilever ve “Sürdürülebilir Yaşam Planı”, Unilever, sürdürülebilirlik stratejisini daha da genişleterek, 2024 itibarıyla tüm ürünlerinin karbon nötr hale gelmesi için çalışmalara başladı. Marka, çevresel sürdürülebilirliğe odaklanırken aynı zamanda çalışanlarına ve yerel topluluklara yönelik sosyal projelere öncelik verdi. Unilever’in bu projeleri, şirketin etik değerleriyle tamamen uyumlu bir şekilde yürütüldü.

Amazon ve İklim Taahhütleri, Amazon, 2020 yılında başlattığı “Climate Pledge” girişimini genişleterek 2024 yılına kadar karbon ayak izini azaltma taahhütlerini yerine getirmeye devam etti. Yenilenebilir enerji yatırımları, elektrikli teslimat araçları ve geri dönüştürülebilir ambalaj sistemleri gibi yenilikçi çözümler, şirketin çevresel duyarlılığını kanıtladı.

Türkiye’de birçok marka, topluma ve çevreye katkı sağlayan sosyal sorumluluk projeleriyle fark yaratmaktadır. İş dünyasının bu konudaki duyarlılığı, hem toplumsal gelişime katkı sağlamakta hem de markaların itibarını güçlendirmektedir.

TEMA Vakfı ve Turkcell İşbirliği, Turkcell’in TEMA Vakfı ile ortaklaşa yürüttüğü “Eğitime Dönüştür” kampanyası, 2020–2024 döneminde genişleyerek devam etti. Kampanya, eski telefonları geri dönüştürerek çevresel bilinci artırmayı ve gelirleri eğitim projelerine yönlendirmeyi amaçladı.

Turkcell — “Engel Tanımayanlar” Projesi,Turkcell, engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırmak ve topluma eşit katılımlarını sağlamak için geliştirdiği “Engel Tanımayanlar” projesiyle büyük bir fark yaratmıştır.

Arçelik — “Çöpün Çöp Olmadığını Biliyoruz” Kampanyası,Arçelik, sürdürülebilirlik ve çevresel farkındalık yaratma amacıyla, geri dönüşüm ve atık yönetimi projelerine yatırım yapmaktadır.

Koç Holding’in 2006 yılında başlattığı “Ülkem İçin” projesi, Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmayı hedefleyen uzun vadeli bir sosyal sorumluluk girişimidir.

Eti — “Eti Çocuk Tiyatrosu” Eti, kültür ve sanat alanında çocukları desteklemek amacıyla “Eti Çocuk Tiyatrosu” projesini hayata geçirmiştir.

Zorlu Holding — “Akıllı Hayat 2030” Projesi, Zorlu Holding, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda geliştirdiği “Akıllı Hayat 2030”projesiyle, yenilikçi ve çevreci bir yaşam modeli sunmayı amaçlamaktadır.

Patagonia: Çevresel Aktivizm ve Tüketim Bilinci,Patagonia, 2020–2024 arasında çevresel aktivizme olan bağlılığını sürdürdü. Marka, doğal kaynakların korunması ve aşırı tüketimin azaltılması için farkındalık kampanyaları düzenledi. “Don’t Buy This Jacket” gibi kampanyalar, bilinçli tüketimi teşvik ederek marka sadakati ve toplumsal etki yarattı.

Kotler’in kuramsal yaklaşımları, günümüzdeki sosyal sorumluluk projelerinin temel prensiplerini anlamamıza yardımcı olur. Özellikle 2020 sonrası markalar, aşağıdaki yöntemlerle sosyal sorumluluklarını daha etkili bir şekilde duyurmayı başarmıştır. Hikâyeleştirme: TEMA ve Turkcell işbirliğinde olduğu gibi, projelerin arkasındaki anlamı güçlü hikâyelerle anlatmak, tüketicilerle duygusal bir bağ kurar. Katılımcılık: IKEA’nın mobilya geri dönüşüm programı gibi projelerde müşterileri projeye dahil etmek, sosyal sorumluluğun etkisini artırır. Şeffaflık ve Ölçülebilirlik: Unilever, her yıl yayınladığı sürdürülebilirlik raporlarıyla projelerinin somut sonuçlarını gözler önüne serer.

Markaların sosyal sorumluluk projelerine olan ilgisi, toplumsal değişimi hızlandıran bir güç olarak öne çıkmıştır. Philip Kotler’in işaret ettiği gibi, sosyal sorumluluk sadece bir PR çalışması değil, uzun vadeli bir strateji ve markanın değerlerinin bir yansımasıdır. Günümüzde markalar, yalnızca ekonomik kazanç sağlamanın ötesine geçerek, topluma ve çevreye anlamlı bir katkı sunarak gerçekten fark yaratabilir.